50 Yıl Vadeli Konut Kredisi Gelişmesi! Uzmanlardan Öne Çıkan Yorumlar

AK Parti'nin Kızılcahamam'da düzenlediği istişare toplantısında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in bahsettiği 40-50 yıllık vadeli konut kredisi planı, ekonomistler ve gayrimenkul uzmanları tarafından değerlendirildi. Detaylara göz atın.

50 Yıl Vadeli Konut Kredisi Gelişmesi! Uzmanlardan Öne Çıkan Yorumlar

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon oranı ne olursa olsun konut fiyatlarının istenilen seviyeye ulaşamayacağını, konut arz açığının devam etmesi durumunda belirtti. Bu sorunu çözmek amacıyla 30, 40 ve 50 yıllık konut kredilerini gündeme getirdiği ifade ediliyor. Ekonomistler ve gayrimenkul uzmanları, bu durumu değerlendirerek, dar gelirli bireylerin de ev sahibi olmasına olanak tanıyan önerileri tartışıyor.

'KAMU KONUT FİNANSMANI KURUMU' KURULUYOR

Uzmanlar, uzun vadeli kredilerde vatandaşa ve bankalara vergi teşvikleri sağlanabileceğini öne sürüyor. Bu amaçla 'Kamu Konut Finansmanı Kurumu'nun oluşturulması öneriliyor.

Uzmanlar, bu kurumun özel bankaların dışındaki devlet destekli bir yapı olarak uzun vadeli kredilerin organizasyonunu üstleneceğini belirtiyor. ABD'deki Fannie Mae ve Freddie Mac modellerinin benzerleri olarak gösterilen bu kurumlar, ipotekli kredilere destek vererek piyasayı likidite ile beslemekte, bankaların bilançolarının rahatlamasını sağlayarak daha fazla kredi verme olanağı tanımakta. Ayrıca, devletin faiz desteği sunması da öneriliyor. Bu çerçevede, vatandaşların bankalar aracılığıyla aldıkları kredilerde normal faiz oranları uygulanacak ancak devlet bu faizin bir kısmını üstlenerek son ödeme miktarını daha makul hale getirecek. Bu sayede bankalar zarar etmeden, dar gelirli vatandaşlar da uzun vadede ödeyebilecekleri bir yükün altına girmiş olacaklar.

30-40 YIL KİRA ÖDER GİBİ EV SAHİBİ OLMA İMKANI

Sadece uzun vadeli krediler düşünülmüyor, aynı zamanda “kira öder gibi ev sahibi olma” projeleri de masada. Bu modelde devlet projeye finansal olarak destek veriyor ve vatandaş, 30 veya 40 yıl boyunca kira öder gibi düzenli ödemeler yaparken, sürenin sonunda tapu devri gerçekleştiriliyor. Böylelikle başlangıçtaki ön ödeme yükü ortadan kalkıyor ve konut sahibi olma fırsatı geniş kitlelere yayılmış oluyor.

Başka bir alternatif ise paylaşımlı mülkiyet modelidir. Bu yapı ile vatandaş, evin bir kısmını satın alarak geri kalan kısmın devlet veya bir finans kuruluşuna ait olmasını sağlıyor. Zamanla yapılan ödemelerle vatandaş mülkiyet payını artırıp sonunda evin tamamına sahip olabiliyor. Bu model Avrupa’da farklı örneklerle başarılı bir şekilde uygulanmakta. Ancak uzmanlar, uzun vadeli kredi sistemlerinin etkinliği için öngörülebilir bir enflasyon, istikrarlı bir ekonomik büyüme ve düşük faiz ortamının gerekli olduğunu belirtiyor.

UZUN VADELİ KREDİLERİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Türkiye'de uzun vadeli konut kredilerinin geliştirilmesinde karşılaşılan en önemli engellerden biri, sağlıklı bir ikincil piyasanın eksikliğidir. Bankalar, verdikleri uzun vadeli kredileri menkul kıymet haline getirip yatırımcılara satamadıkları için bilançolarında uzun süre risk taşımak durumunda kalıyorlar.

Ayrıca, uzun vadeli kredilerde yalnızca iç piyasa kaynaklarına dayanmak yeterli değil; global düzeyde finansman alternatiflerine yönelmek de büyük önem taşıyor. Türkiye, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kurumlarından kaynak elde etme fırsatına sahip. Bu kuruluşlar, ülkelerin konut sektörünü canlı tutmak amacıyla, özellikle sosyal konut projeleri ve düşük gelir grubuna yönelik programlar için özel kredi paketleri sunmaktadır. Sağlanan fonlar, bankalar için ek likidite sağlamakta ve yerel piyasadaki faiz yükünü hafifletmektedir. Böylece, uzun vadeli kredi vermek isteyen bankalar daha uygun maliyetlerle kaynak bulma şansı yakalayarak, risklerini azaltma imkânı elde edebilmektedir.